Anam... Zombiler geliyor kaçın!
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Zombilerin toplanacağı yeni mekan...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Drakula Efsanesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 204
Kayıt tarihi : 06/08/09
Yaş : 38
Nerden : Çanakkale

Drakula Efsanesi Empty
MesajKonu: Drakula Efsanesi   Drakula Efsanesi EmptyPerş. Ağus. 06, 2009 5:29 pm

Eğer vampir inancıyla alakalı bir kitap yazılsaydı hiç kuşkusuz bu kitabın bir bölümü sırf Drakula fenomenine ayrılırdı. Aslında kendi döneminin hegemon gücü Osmanlı'ya baş kaldıran feodal bir derebeyi olan Prens Drakula bugün korku filmlerinin ve Romanya turizminin bir sermayesi haline gelmiştir.Dünyada en çok tanına vampir kim diye sorsanız kuşkusuz Drakula diyecektir çoğu kişi. Nitekim Transilvanya ve siyah pelerin gibi bir çok fenomenin çıkış kaynağı Drakula'dır.Bir fenomendir Drakula.Salt film olarak değil, müzik ürününden,giyim eşyasına,edebiyattan gıda maddesine, turizme malzeme olmuş bu Drakula'yı bu derece meşhur eden neydi? Çoğumuz az çok Drakula'nın sadist bir Eflak soylusu olduğunu biliriz. Hatta onu meşhur yapanında bu olduğunu söyleriz ama aslında onunla aynı dönemde yaşayan diğer soylularda en az onun kadar iktidarını korkuya dayandırıyordu. Zira basit ve cahil halkı yönetmek için korkunç bir kale ve çeşitli söylentiler yetiyordu o dönemde. Vampir efsanelerinin çoğunu araştırdığınızda genelde çıkış noktalarının Doğu Avrupa gibi ancak 20.yüzyılda modernleşebilmiş yöreleri olduğu görülecektir. Üstelik pek çok efsanenin vampiri de genelde bu yöredeki soylular ve boyarlardır. Misal bir Elizabeth Bathory, Moldavya'lı Şeytan Stefan yada diğer pek çok hikayenin kahramanı gibi. Peki Drakula'yı bu denli meşhur kılan ne? Bunun cevabını vermeden önce Drakula'yı ve icraatlarını tanımak en iyisi.

Tarihteki Drakula

Romanya eskiden üç bölgeydi.Dinyeper ve Dinyester nehirleri arasındaki Moldavya diğer adıyla Boğdan, (14.yüzyılda Yıldırım Bayezitle savaşan Prens Bogdan'dan dolayı) Karpat dağlarının güneyi ile Tuna nehrinin kuzeyini kapsayan Valakya (Eflak'ta denir. Osmanlıca "Vlak" kelimesinin Evlak, Eflak biçimine dönüşmüş halidir. İsmin anlamına gelince.Vaktiyle bu bölgede yaşayan Peçenek Türklerinin saldırısından korunmak için Bizasın buraya yerleştirdiği haberci vazifesi gören Viking kabilelerine Peçeneklerin haberci, ulak manasına gelen "Vlak" adını koymaları sonucu bu adı almıştır.) Karpat dağlarının ortasında bulunan Transilvanya (Romalıların koyduğu bir isimdir."ormanların ötesindeki ülke" anlamına gelir.) İşte Drakula'nın ataları bu Eflak bölgesinde yaşayan bir sülaleydi ve kökleri 11.yüzyıla dek uzanıyordu.Bölgeye Bizans tarafından yerleştirilen Vikinglerin (Norman,Vareg yada İslav'da denir Rusların atalarıdır.) soyundan geldikleri anlaşılıyor. Drakula'nın ataları ise 14.yüzyıldan beri bölgeyi yöneten diğer yerel feodallerden biriydi ve tüm Eflak bölgesine sahip olarak en güçlülerindendi. Bildiğimiz prens Drakula'nın dedesi Mircea Eflak'ı ele geçirdikten sonra "Büyük" lakabıyla anıldı ve Prens Büyük Mircea 1386 ve 1418 yılları aralıksız 32 yıl hüküm sürdü. Eflak hakimi olmuştu ama onun hakimi olduğu dönemde başak bir güç egemenliğini tehdit etmeye başlamıştı. Moğol istilası sırasında Anadolu'ya gelen ve Bizans'ın Rumeli toprakları üzerinde büyüyen Osmanlı Türkleri kısa sürede Tuna kıyılarına dayanmış ve yer arayan Türk akıncıları karşısında Mircea çaresiz kalmış ve Türk tabii'yetine girmişti.Mircea'nın oğlu Drakula'nın babası Prens Vlad ise Osmanlı egemenliğini tanımıyordu. Kendisine Osmanlı karşısında müttefik bulmak için 1431 yılında Nürnberg şehrinde Avrupa'nın çeşitli kral ailelerinden gelme şövalye ve prenslerin kurduğu Ejderha Tarikatına katıldı. (Bu tarikat günümüzde de bir tür vakıf olarak halen vardır. Imperial Court of Dragon adıyla.) Bu tarikatın amacı Husçular gibi kafir mezheplerle mücadele etmek ve Avrupa'yı istila eden Osmanlı akınlarını durdurmaktı. Vlad bu örgüte girdikten sonra Ejderha sembolünü aile simgesi ve flaması yaptı. Bu sebeple ona Romence "ejderha" manasına gelen "Dracul" lakabı verildi.Bu yüzden oğullarına da "Ejderin Oğlu" manasına gelen "Dracula" adı verildi. Yani Drakula tek bizim bildiğimiz Drakula'nın soy adı değil öbür çocuklarının da soy adı oldu. Drakula da 1431 yılında yani bu sıralarda doğdu.

Prens İkinci Vlad bu sıralarda Transilvanya bölgesindeydi zira Türk tabiyetine girmeyi red etmişti. Bugün prensin kaldığı ve Drakula'nın doğduğu ev halen ordadır. İkinci Vlad Eflak tahtına ancak 1436 yılında üvey kardeşi Prens Alexander Aldea'yı indirerek geçebildi. Üç oğlu Prens Üçüncü Vlad, Dördüncü Vlad (Drakula) ve Radu onunla Eflak'a geldi. Prens İkinci Vlad'da babası gibi Türk saldırıları karşısında pes ederek tekrar Osmanlıya bağlandı. (1442) Drakula 11-12 yaşlarındayken babasının Osmanlılarla yaptığı antlaşma gereği 1442'de küçük kardeşi Radu'yla birlikte Osmanlı ülkesine rehin olarak gönderildi. Drakula önce Kütahya'daki Eğrigöz kalesinde, daha sonra Tokat'ta Tokat Kalesinde ardından da Edirne'de şehzade Mehmed'in (Fatih Sultan Mehmed,1432-1481) yanına gönderildi. Kardeşiyle beraber şehzadeyle ve zamanı gelince Arnavutlukta isyan edecek olan İskender Bey ile beraber eğitim aldı. Drakula 1448'e kadar Osmanlı ülkesinde kaldı. Osmanlı ülkesindeyken babasının Haçlılara yaptığı ufak yardımlar yüzünden (Tuna nehrinin en dar ve sığ noktaları, Osmanlı kaleleri ve ordusu hakkında lojistik bilgiler v.s) sürekli olarak öldürülme korkusu yaşadı. Bu dönemde aklını yitirip sadistleştiği söylenir.


Bu sıralarda babası Prens İkinci Vlad ve ağabeyi Üçüncü Vlad ise tam bir denge politikası izleyerek otoritelerini sürdürmek amacı güdüyordu.Yani Haçlı ordusuna verdiği bilgileri aynı şekilde Osmanlı casuslarına da verebiliyordu. Macaristan'ın Erdel yani Transilvanya lordu olan ve Osmanlılara karşı başarılı mücadelelerde bulunan aslen Transilvanyalı olan ama ailesine Macarlar tarafından Hunyad kalesi verilince Hunyadi soy adını alan ve hem Osmanlılar hem de Almanlara karşı savaşan komutan Yanoş Hunyadi Drakula ailesinin bu güvensiz tutumları nedeniyle onlara karşı bir nefret duydu ve Türklere karşı bir set olabilmesi için Eflak tahtına başka birini geçirmek için Prens İkinci ve Üçüncü Vlad'ı Türklerle müttefiklik yapmak ve sahte müttefiklikle suçlayarak ordusuyla 1447'de Eflak'a girdi. Ülkenin önde gelen asillerinden çoğu Hunyadlar'ın gözüne girip Eflak tahtına geçebilmek için onun safına geçtiler. Drakula'nın ağabeyini yakalayıp işkence ettiler ve diri diri toprağa gömdüler. Babasını da Bükreş yakınlarında yakalayıp öldürdüler. Prens Drakula bazı kaynaklarda yazdığına göre intikam için İkinci Kosova savaşında Hunyad'a karşı savaşmış ve Türk askerlerinin takdirini kazanmıştı. Haçlıların bölgeden tekrar atılması üzerine Prens Vlad Osmanlı askerinin desteğiyle 1448'de Eflak tahtını ele geçirdi. Ama hükümdarlığı iki yıl sürdü. Eflak tahtına göz koyan rakibi İkinci Vladislavs onu mağlup ederek Tuna'nın güneyine sürdü ve Eflak'ı ele geçirdi. Vlad tahtı ele geçirmek için taraftar bulmak amacıyla Moldavya (Boğdan) ülkesine gitti. 1452 yılında "denize düşen yılana sarılır" hesabı Janos Hunyad ile anlaştı. Bu anlaşmadan aldığı güçle Eflak tahtını yeniden ele geçirdi. (1456) Drakula'nın ilk icraatı ailesini öldüren ve otoritesini sınırlayan yerel boyarlarla hesaplaşmak oldu. 1457 yılının Paskalya kutlamalarında tüm boyarları ziyafet bahanesiyle kandırdı ve onları yakalayarak zindana hapsetti. Daha sonra hepsini zincire vurup Poenari'ye sürdü. Bu yolculuğu boyarlar yaya olarak iki günde tamamladı. Poenari de kırbaç altında Drakula Şatosunun yapımında çalıştılar. Derler ki pek çoğunun cesetleri şatonun duvarları arasındadır.


Drakula boyarları ortadan kaldırdıktan sonra kendisine bağlı yeni bir soylu sınıfı ve Sluji adlı özel muhafız birliği oluşturdu. Otoritesini sağlamlaştırmak için 6 yıllık hükümdarlığında uyguladığı terörle her yere korku saldı. Rusya'dan Türkiye'ye,Almanya'ya hatta Vatikan'a kadar Prens Drakula'nın işkenceleri söylenilir olmuştu. Erdel'den Batı Avrupa'ya kaçabilen papazlar onun işkencelerini anlatıyorlardı. Üstelik Drakula'nın Transilvanya'daki Almanlara karşı yaptığı işkencelerle daha yaşarken korku hikayelerinin kahramanı olmuştu. Bu dönemde yazılmış pek çok kanlı Drakula masalı günümüze dek ulaşabilmiştir. Bölgenin etkin kişisi Janos Hünyad Macarların etki alanını kısıtlayan Almanları bölgeden kaçırttığı için onu takdir ediyor ve destekliyordu. Bu destekle oldukça güçlenen ve üstelik bir Macar prensesiyle evlenip Katoliklerinde desteğini alan Drakula bundan aldığı güçle Osmanlı Devletine 1459 yılından itibaren vergi ödememeye başladı. Böylece iki ülke arasında 3 yıl sürecek savaşlar baş gösterdi. Kimi zaman Akıncılar, kimi zaman Slujiler aştı sınırı ve Tuna boyları adeta cehenneme döndü. Drakula için Osmanlılara saldırmak sonun başlangıcı oldu. Eflak topraklarını harabeye çeviren Deliler ve Başıbozuklar ve onların arkasından gelen Sultan ve Osmanlı Ordusu karşısında kaçmak zorunda kaldı. (1462) Drakula Macaristan'a kaçınca Eflak tahtına Vlad'ın kardeşi Radu geçti. Sultan'ın saldırısından çekinen Macar kralı onu tutuklayıp hapsetti. Drakula 12 yıl boyunca tutsak kaldı. 1475 Ocak ayında kardeşi Radu ölünce Drakula tahta geçmek için ve Macar desteğini almak için Katolik olmayı seçti. Çünkü tahtı rakip aile Danestilerden Basarab almıştı. Drakula 1476 yılında ülkesine dönerek tahtı ele geçirdi. Fakat üçüncü hükümdarlığı da pek kısa sürdü. Danestiler'den Basarab Türklerden aldığı destekle bir baskın sırasında onu yakalattı. Aslında cesedi bilinmeyen bir yere kazıklanarak gömüldü ama bu konuyla ilgili çeşitli rivayetlerde yok değil. Mesela bunlardan birine göre Drakula Edirne'ye gönderildi. Kafası kesilip bir bal küpünün içine konarak İstanbul'a gönderildi. Daha sonra muhtemelen Marmara'nın sularını boyladı. Cesedinin akıbeti ise meçhuldür. Bir rivayete göre cesedi de teşhir amaçlı İstanbul'a gönderilmiş ama şehirde veba salgını başlayınca bundan mesul tutularak ceset yakıldı. İkinci bir rivayetse sağ olarak Osmanlı'ya gönderilen Drakula'nın kafası Edirne'de kesildikten sonra şehirde bir takım ilginç olaylar baş gösterince ceset bir grup Bulgar rahibine verilir ve bir Bulgar kilisesine gömülür. (Bu söylenti Elizabeth Kostova'ya ilham vermiş ve Historian romanını yazmıştır.) Bilinen tek şey cesedinin Romanya'da Tuna üzerindeki Snagov manastırının içine gömüldüğüydü. Ama ölümünden bir kaç yıl sonra yörede bazı anmei ve porfiria vakaları baş gösterince halkın isteği üzerine açılan mezar boş çıkınca vampir söylentileri yayıldı. Bugünkü mezarda duran kuru kafa ve iskelet temsilidir. Bunun dışında Drakula'nın pek çok benzerinin bulunduğu hatta Türk ordusunun bu şekilde yanıltıldığı da bilinir. O halde idam edilen Drakula olmayabilir mi? İdam edilen yani kalbine kazık çakılarak kutsal sembollerle nereye gömüldüğü belli olmayan kişi gerçek Drakula'ydı. Eğer gerçek Drakula olmasaydı muhakkak bir süre sonra yeniden Eflak'ta zuhur edeceği kesindi.

Osmanlı'nın Gözüyle Drakula

Fatih Sultan Mehmed döneminin ünlü tarihçisi Tursun Bey Fatih'in tarihini anlatan "Tarih-i Ebul Feth" kitabında Kazıklı Voyvoda'dan şöyle bahsetmektedir:
"...Kazuklu Voyvoda,Vilayet-ü Eflak'un valüsü olup kan içücü bir kafürdü.Bu melun evvelden padişaha vergü virür ve anın iltüfatuna mazhar olurdu.Andan sonra anlaşuldukim bu keferenün zalümü imiş.Zulmü ve idaresü ziyadesüyle berbad idü.Mesela bir adem ihanet itse veya cinayet işlese anın anasunu,karusunu,veletlerünü hatta sülalesünü yakalatup kazuğa vurırdı.
Keferenün başkentü Ağaçhisaru'ndaydu.Karşusundaki altı fersahluk mesafedekü sahayu iki kol dolanan çitülen çevürmüş idi.Bu alanu çalular ile kapatup bahça yapmuş idü.Bu ikü çitün arasunu Engürüs kafürleründen ve kendü ülkesünün kafürlerinden ve Boğdan kafürleründen kazuğa vurılmış ademlerle dolu idü.Andan gayrü her yer kendü kalasunun bulunduğu yer dahü ağaçlu ve çitlü idü.Her ağacun budağunda ipe geçürlmüş,sayusuz ceset vardu.Asulanlardan ve kazuklananlardan birünü ordan alan olsa indirlenün yerünü ol kişü alurdu.
Böylesüne şer olmasuna rağmen Engürüslere galüp gelmüş,ayruca kendi emsallerüne rağmen'de kan kusturup üzerleründe hakümüyet sağlamuştu.Bu halden gurura kapulan mel'un Fatih Sultan Mehmed Han'un 866 senesünde Tırabizon'a sefer itmesünden faidelenerek Memaliki İslam'a taaruz itmüştü.Sultan,sefer dönüşü birikmüş vergüyü istedü.Amma voyvoda ne geldü nede haracunu gönderdü.
Durum anlaşuldukim bu mel'un'a haddünü bildürmek ve Müselman'a ittüğü zulmün ve mazharatu isalün hesabunu sormak gerek.Bunun üzerine asakiri sipahiyan ve asakürü yayan toplandu ve Kazuklu Voyvoda'nın memlektü Eflak'a sefere çıkıldu.Hava o kadar sıcaktukim askerün cevşenünün üzeründe kebap pişürmek mümkün idü.Su aranur iken kafürlerün olduğu yere gelündü.Kazuklu Bey ormanun çokluğundan mütevellüt Osmanlu askerünün geldiğünü görmeyüp askerlerü sadece akıncudan ibaret sandu.
Kafür,Osmanlu alaylarunu ormandan çıkunca gördi.Ordunun tertüp,nizam ve azametü karşusunda istükbalünden endüşe ittü.Yüreğüne korku ataşu düşdi.Kafür sindü ve kaçmaya başladu.Gazüler hangü kafür alayuna yettülerse,kılıcınan hıyar gibü doğradular.Bazularunuda esür ittüler.Yedü bin baş kafürden ancak yedü yüz baş kafür kaldu.Meydan kafür kellesü ve vücudynan dolu idü.Hava bir acayüp olmuş idü.Yüzlerce kafür zencüre vurulup İstanbol'a getürüldü.İslam kanu üçmeye ahd etmüş bir çok kafür beyü kılıcınan öldürüldü.Padişah hazretlerü Allah'a şükr ittü,beylerüne ve kullaruna ihsanlarda bulundı.
Osmanlı askerü,Eflak'ta 30 gün kaldu.Sürüynen ganümet ve esür alındu.Ordunun istürahata çeküldüğü bir anda mel'un Voyvoda kalan askerlerünüde yok itmek istedü kim bir gece Osmanlu otağuna baskun virdü.Kuvvetü mumun etrafunda dolanan pervane gibüydü.Deryaya damal düşer gibü geldü.Askerü helak oldı.Voyvoda yaralu olarak zorla kaçabildü.
Kalan adamlaruynan Engürüs ilüne kaçdular.Evvelden Engürüslere kavi zararlar ittüğünden kendü ayağuynan gidüp kapana girdü.Orda tutup hapis ittüler ve canu cehenneme ısmarlandu.Böylece intukam alunmuş ve suçlularun cezasu virülmüş idü.Padişah hazretelrü bu memleketün idaresünü önceki Voyvoda Vlad'ın kardeşü Radu'ya virdü..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://beneaththeground.hareketforum.com
 
Drakula Efsanesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Anam... Zombiler geliyor kaçın! :: Korku Forumları :: KorkuZone-
Buraya geçin: