Çirkin ama karizmatik aktörler deyince aklıma iki isim gelirdi: Klaus Kinski ve Charles Bronson. Bu filmi izledikten sonra 3 oldu, ama filmdeki Antoine Saint-John kişisi diğerleri kadar fazla filmde oynamamış. Bir de Fulci’nin The Beyond adlı filminde vardı. Bu filmde katili canlandırıyor, adı film boyunca söylenmiyor. Afişte de zaten görülebiliyor kendisi.
Gialloların çoğunda katilin kim olduğunu bilmeyiz. Filmin sonunda da ortaya çıktığında “vay be” deriz. Bu filmde ise katili filmin en başında tanıyoruz. Sonunda ise “vayy be” demek mümkün(vay kelimesini uzattığıma dikkatinizi çekerim). Gedikli giallo oyuncusu George Hilton da var filmde, Giorgio adında karaktersiz bir kişiyi canlandırıyor. Filmin başlarında karısıyla olan kavgaya şahit oluyoruz. Kavganın teması Giorgio’nun aşırı zengin olan karısını aldatması ve onun parasını yemesi. Sonradan karısına sinirlenip “eeeeh!” diyerek evden çıkıyor ve bir telefon kulübesinden birisini arıyor, galiba sevgilisiydi, tam hatırlamıyorum. O esnada gözüne bir şey çarpıyor, karanlık ve boş sokakta bir adam bir arabayı içindeki kadın cesediyle beraber nehire itiyor. Giorgio adeta bir sinsi gibi bu manzarayı sonuna kadar izliyor. Adam gidecekken deli cesaretiyle yanına yaklaşıp karısını öldürmesini istiyor. Kendisinin evde olmayacağını, böylece kimsenin ondan şüphelenmeyeceğini söylüyor ve katilden karısının babasını arayıp fidye istemesini söylüyor. Katil kadını öldürüp arabasının bagajına koyuyor ama sonra arabası iki genç tarafından çalınınca bunların peşine düşüyor. Konu bu. Güzel bir giallo, tavsiye ediyorum.